Kuzucuklarım

Kuzucuklarım

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Mayısta antalyadayız

Tahirin kongresi için Antalya Gloria Golfteydik. Tatil boyunca Tahirin horultusundan uyuyamadım. Bu nedenle benim için çok yorucu geçti. Gündüzleri Tunayla kedi peşinde koştuk, "guş" ları kovaladık, "kaga(karga)" gördük, sincap gördük. Kedinin biri sincabı kovaladı, hayvancık da ağaca tırmandı. Sonra kedi sincabın peşini bıraktı ama bu sefer Tuna bırakmadı:) Benden sincabı ağaçtan indirmemi istedi. Kafasını başka şeylerle dağıtıp öyle kurtuldum. Yoksa ağaca mı çıkardık, sincap mı avlardık bilmem:)) Havuzlar soğuktu, kapalıya girelim dedik. Tuna ayağını değdirdiği gibi geri çekildi, sonra korktu. Tahir de ağlamasına rağmen suya sokunca teller koptu. Tuna bir daha girmedi. Ertesi gün hiç girmedik, Egeyle Tahir kaydıraklarda, denizde geçirdi vakti. Biz de dolaştık, uyuduk. Üçüncü gün yavaş yavaş bebek havuzuna ayağını çoraplarıyla birlikte soktu, sonra havuzun kenarında cıp cıp yaptı, üstü ıslanınca hepten soydum ve oynadı da oynadı. Son gün ise çıkmak bilmedi. Ege de çok eğlendi.


















Anneanne ve dede Zonguldaktan

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Baharda İstanbul kaçamağımız

Arkadaşlarımızla birlikte bir İstanbul gezisi planlamıştık. Kadıköyde güzel bir otelde kalıp İstanbulu gezecektik. Gece uçaktan indik, Havaşla Kadıköye giderken otobüsteki host Kadıköye girişin olmadığını, 1000 kadar eylemcinin Kadıköyde olduğunu ve oraya gideceklerin başlarının çaresine bakması gerektiğini söyledi. Yanımızda dört küçük çocukla Özgüllere sığındık resmen:) Özgüller haftasonu Kırklareline gittiler, anahtarı bize bıraktı. Emeller üst katta, biz alt katta kaldık. Ertesi gün de oteli iptal ettik. Sultanahmetten Eminönüne, Anadolu kavağından Dolmabahçe'ye, Ortaköy'e, Meydan'a kadar gezdik. Ama benim için çok zor oldu. Tuna çoğunlukla kucağımdaydı. Ve akşam üstü uykusu iyice bastırınca da ipler kopuyordu. İpin birisi Dolmabahçe de koptu. İkinci gezi sırasında Dolmabahçeden koşarak çıkmak zorunda kaldık. Öyle bir bağıra bağıra ağladı ki sanki çocuğa birşey yapmışlar da kıyameti koparıyormuş gibiydi. Aynısını Eminönünde de yaptı. Emmek de bazen sorun oldu, bazen kurtarıcı oldu. Gezdik ama nasıl gezdik bilmiyorum. İlk gün Özgül bize katıldı, ikinci gün Orkun katıldı. Son gün Bağdat caddesinde Özgüller, Emeller ve biz hep birlikte yemek yedik ve sayılı günlerimiz çabucak bitti.
Gezi boyunca kedi, köpek, kuş ve her türlü canlı peşinde koştuk
Oğluşumun saçları toplanacak kadar olmuş, toplayınca da çoook tatlı oluyor minik kuşum
Meydan'da Tunayla ilk defa birlikte trene bindik. Atlı karıncaya da binelim dedim ama atın üstünde birkaç saniye zor durdu, sonra kucağıma almak zorunda kaldım. Atlı karınca durana kadar öyle bekledik. Korktu kuzum. Ege ise çok eğlendi. Dayısıyla birlikte herhalde herşeye bindi ve çok mutluydu.
IKEA'da tebeşirle birşeyler karalamak çok hoşlarına gitti ama üst-baş berbat oldu.
Ortaköyde gezerken sürekli Tunayla uğraşmaktan ben birşey bakamadım, sonunda Tahirle biraz durdu da ben de tek başıma, en fazla on dakika, dolaşabildim. Kokoreç yemeden dönmedik tabi:) Bu fotoğrafı da dolaştıktan sonra onların yanına döndüğümde Tuna'nın beni ilk gördüğü anda çektim:)
Güzelim Dolmabahçede çekebildiğim tek fotoğraf. Tunayla ne mümkün... Tahir kendi telefonuyla birkaç tane çekti, onlar da bende yok:(
Sevgili arkadaşlarımız Emel, Erkan, Ece ve Ege. Vapur sefasında. Malesef tayinleri Adanaya çıktı. Artık Antepte olmayacaklar. Sık sık görüşemeyeceğiz bundan sonra. Umarım orada mutlu olurlar:)
Ve benim erkeklerim:) Vapur sefasında:)
Tunam kuş peşinde... Ne kuş ne kedi ne köpek, hangisini gördüyse peşinden... Üsküdarda üç kedi gördü, başlarında ayrılmadı. Kedilerin de gittiği yok. tuna kedileri sevmek için başlarında; gelip geçen kızlar da Tunayı sevmek için Tunanın başında:)
Teyzoşla vapurdayız, Tuna'nın da Ege'nin de keyfine diyecek yok
Gezinin sonu:( Güzel günler çabuk geçiyor malesef