Kuzucuklarım

Kuzucuklarım

27 Haziran 2014 Cuma

Parktayız


Parkta bir kedi vardı, çocuklar o kadar mıncıkladı o kadar mıncıkladı banamısın demedi:) En son ben kovaladım kediyi. Arabanın altına kaçınca Tuna başladı ağlamaya. Kedi uyumaya gitti, nen nen yapacakmış dedim. Peşinden o da "kedi, uyu, nen nen" diyerek bıraktı.


  

Kediye öpücük atıyor kuzum:)



Babayla top oynamaca







Ege kendi halinde scooterıyla....



Saçlarını yerim senin...







Ege havalarda uçtu, uçtukça da hoşuna gitti.

Yakışıklım benimmmm


17 Haziran 2014 Salı

Kaldığımız yerden devam....

Egenin hikayesinden Ege ve Tuna'lı bir öyküye geçiş yapıyoruz artık. Hayatımıza küçük sarı bir civ civ de katıldı çünkü. Ve aslında katılalı tam 20 ay oldu. Dünya üzerinde var olan en değerli şeyim şimdi en değerli iki şeyim oldu. Her anne gibi ben de bunun için her gün şükrediyorum ve dünyanın en şanslı insanı olduğumu düşünüyorum. Allah bana en güzel, en kıymetli, en özel iki hediye verdi. Hayatımın mucizeleri onlar, kuzucuklarım, herşeyim. Egem oldu 8 yaşında. Ne kadar çabuk geçmiş zaman. Hiç anlamadım. Tunam olsun mu olmasın mı derken çıkıp girdi hayatımıza. Nasıl olacak, nasıl büyüyeyecek derken oldu 20 ay. Zaman su gibi akıp geçiyor ve ben hiç de böyle hızlı akmasını istemiyorum. Doya doya kuzucuklarımı koklayabilmek istiyorum. Doya doya onlara sarılmayı, öpmeyi... Hiçbir zaman doyamayacağımı bilsem de... Allah onlara uzun, sağlıklı, mutlu ömürler versin.

12 Haziran 2014 Perşembe

Sünnet olduk


12.06.2014 te pipiler uçtu:)  Aslında güzel bir olay gibi gözükse de hiç de öyle değilmiş. Dinimiz bile bunun için bir yaş sınırı koymamış iken bizdeki toplum baskısı minicik çocuklarımıza eziyet etmemize neden oluyormuş. Oluyormuş diyorum çünkü eğer çocuğumun bu kadar acı çekeceğini bilseydim asla ve asla bu yaşta yaptırmazdım. Egecim çok rahat iyileşti ve fazla acı çekmedi ama Tunam çok acı çekti. Pipinin ucu bir bütün halinde yara oldu. Acıdığı için bez bağlatmadı. Bez bağlatmadığı için ve de dikkat edemediği için bir yerlere değdikçe kanattı, acıttı. Her çiş yapması kabus oldu. "aciyoooo, aciyooo" diye diye çiş yaptı çocuğum. Hatta bir gün çişini 12 satten fazla tutmayı başardı. Birkaç saat daha yapmasaydı o yaralı pipiye sonda taktırmak zorunda kalacaktık ki öyle bir durumda bir de enfeksiyon riski ortaya çıkacaktı. Hastanedeykense Tuna lokal anestezi yapılmadan genel anesteziyle opere edildi. Kucağımda Tunayla girdim ameliyathaneye; sırf yabancı-maskeli insanların arasında korkmasın diye. Damar yolu açmayı denemediler bile çünkü kimseyi kendine yaklaştırmadı. Genel anestezi için gazı koklatmak üzere maskeyi yaklaştırdıklarında hortumunu çekip kopardı. Mecburen Tuna'yı masaya yatırıp gazı dayadılar ağzına. Gözler yukarı doğru gitti ve uyudu kuzum. Bense onu öyle görünce kendimi tam bir aptal gibi hissettim. Çocuğun tüm bu yaşadıklarının sorumlusu bizdik çünkü. Herkesin "küçükken daha kolay atlatıyorlar, daha çabuk iyileşiyor, ikisi bir aradan çıkar" sözlerine kanarak ikisi bir olsun istedik. Ve hata yaptık. Tunayı da 7 yaşına kadar bekletmemiz gerekiyormuş. Çocuğun uyandıktan sonra 1,5 saat emmesi de yasak olduğu için emmemedi ve bir de onun için ağladı. Bir "aciyooo" bir "memeeee" bir "aciyooo" bir "memeeeee" diye ağladı. ve 1,5 saat boyunca hiç durmadan ağladı. İyileşme döneminde de her çiş yapmasında ağladı. Minicik bir kuzucuğa bunları yaşatmak ne büyük bir aptallıkmış, kendimi halâ affedemiyorum. Şu an ikisi de iyi çok şükür. Ama hiç kimseye 7 yaşından önce sünneti tavsiye etmiyorum. İşkenceden başka birşey değil.




     
                        Allah damatlıklarını  ve daha nice güzel günlerini de görmeyi nasip eder inşallah.